03.11 2024
K-12 Okullarında Cep Telefonu Yasağının Arkasında Ne Var?
Türkçeye Çeviren: Meltem Miser – Röportajın İngilizce metni için: |
Giderek artan sayıdaki eyalet ve okul, günümüzde ya cep telefonlarını yasaklıyor ya da kısıtlıyor. Johns Hopkins uzmanları Carol Vidal ve Annette Anderson, bu konu hakkındaki araştırmayı açıklamakta ve tartışmalı yaklaşımlar hakkındaki görüşlerini paylaşmaktadır.
Bu eğitim yılında ülke genelindeki birçok genç ve ergen, bazen vücutlarının bir parçası gibi hissettikleri akıllı telefonları olmadan derslerde yer alıyor. Florida, Indiana, Ohio, Güney Carolina ve Louisiana gibi eyaletler, K-12 okullarında cep telefonlarını yasaklamak ya da cep telefonlarının kullanımını sınırlamak için son dönemde yasalar çıkardılar. Diğer birçok eyalette ise sayısız okul bölgesi, cep telefonu kullanımını kısıtlayıcı düzenlemeler uygulamaya koydu.
Maryland’de 20’den fazla okul bölgesi, eğitim yılının başında telefonları kapalı ve gözden uzak tutmak için çeşitli uygulamalar geliştirdi. Örneğin, Baltimore County Devlet Okulları, 16 ortaokul ve lisede öğrencilerin her dersin başında cihazlarını “cep telefonu kılıflarına” kilitlemelerini gerektiren bir pilot uygulama başlattı. Benzer şekilde, Howard County lise öğrencileri, telefonlarını çantalarına koymak zorundadır ve yalnızca dersler arasında ve öğle arasında kullanabilirler. İlkokul ve ortaokul öğrencileri ise, bir yönetici özel bir etkinlik için izin vermedikçe veya öğrencilerin olumlu davranışlarını ödüllendirmek amacıyla bir istisna olmadığı sürece telefonlarını hiçbir şekilde kullanamazlar. Peki, bu yaklaşımların arkasında ne var?
Giderek artan araştırmalar, akıllı telefon kullanımının gençler arasındaki ruh sağlığı krizini körükleyebileceğini göstermektedir. Bu durum, okullarda öğrencilerin azalan dikkat süresinden öğrenmeye katılım eksikliğine ve sosyal duygusal gelişimin engellenmesine kadar uzanan sorunlara yol açabilmektedir.
Araştırmaları ve yaklaşımları tartışmak üzere Hub, kısa bir süre önce Johns Hopkins Çocuk Merkezinde çocuk ve ergen psikiyatrı ve Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümünde yardımcı doçent olan Carol Vidal ile Johns Hopkins Güvenli ve Sağlıklı Okullar Merkezi müdür yardımcısı ve Johns Hopkins Eğitim Fakültesinde yardımcı doçent olan Annette C. Anderson ile bir araya geldi. Bu görüşmenin özetlenmiş şeklinde, Vidal ve Anderson araştırma bulgularını bizlerle paylaşmakta ve okullardaki çocuklar ve gençlerle ilgili deneyimlerine dair görüşlerini aktarmaktadır.
Dr. Vidal, geçtiğimiz mayıs ayında International Journal of Mental Health and Addiction dergisinde, sosyal medya kullanımı ile ruh sağlığı arasındaki bağlantıları inceleyen bir çalışma yayımladınız. Bu çalışma sonucunda neler elde ettiniz?
Vidal: Sosyal medya kullanımıyla ilgili tartışmaların çoğu, gençler arasında artan depresyon ve anksiyete oranlarını içeren mevcut ruh sağlığı krizinin nedeninin sosyal medya kullanımı olup olmadığına odaklanıyor. Ben durumun gerçekten böyle olduğunu düşünmüyorum. Çalışmamızın gösterdiği, çoğu araştırmanın gösterdiği gibi, daha yüksek depresyon oranlarına sahip kişilerin sosyal medyayı daha fazla kullanma eğiliminde olduğudur. Ancak bu, birinin diğerine neden olduğu anlamına gelmez. Sadece, sosyal medyayı çok kullanan ya da sorunlu sosyal medya kullanımı olan kişilerin daha depresif olma eğiliminde olduğu anlamına gelir. Birinin diğerine kesinlikle neden olduğu söylenemez. Örneğin, bizim çalışmamızda sosyal medya kullanımı zaman içinde depresyonu arttırmamıştır. Ancak açık olan bir şey varsa o da sosyal medyanın geniş bir içerik yelpazesine erişim sağlayan bir araç olduğudur. Ayrıca sosyal medya, kasıtlı olarak bağımlılık yaratan özelliklerle donatılmıştır. Geliştiriciler ve tasarımcılar, kullanıcıların platformlarıyla etkileşime girdikçe etkileşimde kalmalarını istiyorlar çünkü bu şekilde para kazanıyorlar. Amaç, kullanıcıları sonsuz bir içerik akışına maruz bırakmaktır. İçerik kullanıcı için ne kadar ilgi çekici olursa, kullanıcılar o kadar uzun süre etkileşimde kalacak ve reklamları görecektir.
“ SONUÇ OLARAK, GÜNÜMÜZ DİJİTAL ÇAĞINDA HEPİMİZİN – SAĞLIKÇILAR, EĞİTİMCİLER, EBEVEYNLER, DİĞER AİLE ÜYELERİ VE ARKADAŞLAR OLARAK – EKRAN VE SOSYAL MEDYA KULLANIMINI, AÇIK HAVA ETKİNLİKLERİNİ VE EGZERSİZİ DENGELİ BİR ŞEKİLDE TEŞVİK ETMEMİZ SON DERECE ÖNEMLİDİR.” -Carol Vidal / Johns Hopkins Çocuk Merkezi |
Araştırmadan elde edilen bir diğer bulgu ise aşırı sosyal medya kullanımının sadece ruh sağlığını değil, fiziksel sağlığı da olumsuz etkileyen davranışlarla bağlantılı olduğudur. Bunlar arasında geceleri geç saatlere kadar uyanık kalmak ve dışarıda daha az zaman geçirmek gibi davranışlar yer alır. Bu davranışlar, duygusal sıkıntı ile ilgili içe dönük bozukluklarla – depresyon ve anksiyete – ilişkilidir. Bu bozukluklar, gençlerin dışarı çıkıp dünyayla etkileşime girmek yerine daha fazla evde vakit geçirdiği son yirmi yılda artış göstermiştir.
Sosyal medya bağımlılığı nasıl bir şeydir?
Vidal: Sosyal medya kullananların büyük bir kısmı, sağlıksız şekillerde sosyal medya kullanımı sergiliyor; sürekli sosyal medyayı düşünüyor ve hayatlarını onun etrafında şekillendiriyor. Bu kişiler sosyal medyayı aşırı derecede kullanır ve kullanım üzerinde kontrolleri olmadığını hissederler. Bu durum, dışarıda vakit geçirmek, yeterince fiziksel aktivite yapmak ve uyumak, okula ve işe odaklanmak, hoş zaman geçirmek için kitap okumak gibi gelişimlerini destekleyen aktivitelerden uzaklaşmalarına neden olur. Öte yandan beyinleri hâlâ gelişmekte olan ve dürtülerini kontrol etme konusunda daha az yetkin olan çocuklar ve gençler için bu durum özellikle risklidir. Gençler için bu ayrıca zordur, çünkü genellikle sosyal etkileşimleri bu şekilde gerçekleşir. İlişkileri sosyal medyayı içerir ve bazen onun etrafında döner. Bu da sosyal medyayı çocuklar ve gençler – ve onları denetlemeye çalışan ebeveynler ve öğretmenler – için yönetmeyi zorlaştırır.
Çalışmalar, sosyal medya ve diğer ekran bağımlılıklarının, bir madde veya alkol bağımlılığına benzediğini gösteriyor. Tüm bağımlılıklar dopamin adlı nörotransmitteri içerir. Herhangi bir bağımlılıkta olduğu gibi, sosyal medya etkileşimi (yorumlar, beğeniler vb.) dopamin salınımını tetikleyerek sistemi uyarır ve kişiye geçici olarak iyi hissettirir. İşte, insanların bağımlı hale gelmesi bu şekilde olur.
Dr. Anderson, peki çocuklar ve gençler okullarda cep telefonları aracılığıyla potansiyel olarak bağımlılık yapıcı bir medya türüne eriştiklerinde neler olur?
Anderson: İzin verirseniz şöyle başlamak istiyorum: Çoğu ebeveyn; çocuklarına telefonlarını, onlarla anında iletişim kurma olanağı sağlamak amacıyla verdi. Bu okul saldırılarının yaşandığı dönemde, telefonlar bir güvenlik meselesi haline geldi ve modern ailelerin yoğun programlarını ve hayatlarını organize etmek için bir araç oldu. Bu, çocuklara video oyunları ve Instagram veya Snapchat gibi platformlara erişim sağlamakla ilgili değildi. Bu durum istenmeyen bir sonuçtu.
“OKUL YÖNETİCİLERİ, BANA CEP TELEFONLARININ ETKİSİNİ HER GÜN GÖZLEMLEDİKLERİNİ SÖYLÜYOR. ÖĞRENCİLERİMİZ DAHA KAYGILI, DAHA DEPRESİF VE NORMALDE TANIMAYACAKLARI İNSANLARLA TANIŞMAK İÇİN RİSK ALMAYA DAHA AZ YATKIN HALE GELİYOR.” – Annette C. Anderson / Johns Hopkins Eğitim Fakültesi |
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin gördüğü şey, akıllı telefonların her türlü problemi yaratmasıdır. Bazı öğrenciler uygunsuz videolar çekip paylaşıyor. Okullarda çıkan kavgalar, öğrencilerin bu görüntüleri kaydedip çevrimiçi paylaşması nedeniyle viral oluyor. Ayrıca öğrenciler, dikkatlerini çeken uygulamalara bağımlı oldukları için ders sırasında dikkatleri dağılıyor.
Akıllı telefonlar gençlerin odaklanma şekillerini de değiştiriyor. Dikkatleri dağılmış durumda ve neredeyse herkesin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) varmış gibi görünüyor, çünkü sürekli olarak görüntüler, sesler ve dikkatlerini dağıtan her türlü uyarıcıya maruz kalıyorlar, bu da okuldaki odaklanma yeteneklerini potansiyel olarak bozuyor. Bu sadece çocuklar ve gençler için geçerli değil. Birçoğumuz telefonlarımızla uyuyoruz. Hepimiz bunun sonuçlarını ödüyoruz. Aile yemekleri, çocukların ve ebeveynlerin gün içinde yaşadıklarını konuşmak, birbirlerine bağlanması için bir fırsat sunar. Ancak tüm bunlar, büyük ölçüde telefonlar yüzünden kaybolup gidiyor.
Öğrencilerin sınıflarda cep telefonu kullanması öğretmenleri nasıl etkiliyor? Yöneticilerden ve öğretmenlerden bu konuda neler duyuyorsunuz ve okullarda bizzat neler görüyorsunuz?
Anderson: Pek çok eğitimci, sürekli yaşanan kesintiler yüzünden asıl görevlerini yerine getiremediklerini söyledi. Öğrenciler kulaklık ya da kulak içi cihaz takmış olsun ya da olmasın dikkatleri dağılmış durumda. Toplum olarak, okulda geçirilen zamanın öğrenme için kutsal olduğunu söyleme yetimizi kaybediyoruz; çünkü günlük eğitim amacını gölgeleyen ve dikkat dağıtan sürekli görüntü, ses ve hareketlerle bu zamanı kesintiye uğratıyoruz.
Akademik konuların yanı sıra, telefonlar sosyal ilişkileri de zedeliyor ve gençlerin bir sohbetten keyif alma, bir grup ortamında başkalarına söz hakkı tanıma gibi becerilerini geliştirme kapasitesini engelliyor. Bu durum özellikle okul kafeteryalarında belirgin; herkes sosyal beceriler üzerinde çalışmak – sadece sırasını beklemek değil, aynı zamanda sosyal dinamikleri anlamak, empati kurmak ve hangi konularda sohbet açabileceğini düşünmek – yerine telefonlarına bakıyor. Amerikan toplumu bu temeller üzerine inşa edilmiştir ve gençlerimiz bu deneyimlerden maalesef mahrum kalıyor.
Okul yöneticileri, bana her gün bu etkileri gördüklerini söylüyor. Öğrencilerimiz daha kaygılı, daha depresif ve tanımadıkları insanları tanımak için risk almaya daha az meyilli. Bu da sosyal çevrelerini okulda olması gerekenden daha dar hale getiriyor. Okul binaları, öğrencilerin en üst düzeyde derslere ve topluluklara katılmaları ve birbirleriyle etkileşim sağlamaları için olmalıdır. Özellikle içe dönük biriyseniz telefonu, bir gün iş hayatında veya kamusal alanda size yardımcı olacak sosyal becerileri uygulamaktan kaçmak için bir kaçış olarak kullanmak daha kolay hale geliyor. Bu nedenle, okul liderlerinin bu uzun süredir var olan sosyal kuralları korumak için ellerinden geleni yapmak istediklerini anlıyorum.
Aileler ve öğretmenler, okulda veya başka bir yerde çocukların ve gençlerin ekran süresini sınırlamalarına yardımcı olmak için ne yapabilir?
Vidal: Akıllı telefon ve sosyal medya bağımlılıkları henüz Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM) el kitabında formal bir bozukluk olarak yer almadığından teşhis koymak zorlayıcıdır. Ancak önemli olan, bunun günlük hayattaki işlevselliği etkileyip etkilemediğine dikkat etmektir. Eğer çocuklar ve gençler derslerini veya sorumluluklarını ihmal ediyorsa, geç saatlere kadar uyanık kalıyor veya yemek yemiyorlarsa ve aile, çocuğun cep telefonu kullanımını sınırlamasına yardımcı olamıyorsa, bu durum, okul danışmanına veya psikoloğuna başvurarak yardım alma göstergesi olabilir. Örneğin, video oyunu bağımlılığı gibi ekran bağımlılıklarında bazı çocuklar yemek yemeyi bırakır ve tüm gece oyun oynar. Bu davranışı bazı hastalarımda gördüm. Dikkat gerektiren diğer belirtiler, daha az dışarıda zaman geçirmek ve bir ölçüde dünyadan soyutlanmaktır.
AYRICA BAKINIZ
Surgeon General issues new advisory about effects social media use has on youth mental health / ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı |
Sonuç olarak sağlıkçılar, eğitimciler, ebeveynler, diğer aile üyeleri ve arkadaşlar olarak hepimizin günümüz dijital çağında ekran ve sosyal medya kullanımını, açık hava etkinliklerini ve egzersizi dengeli bir şekilde teşvik etmemiz son derece önemlidir. Okullarda cep telefonu kullanımını kısıtlamak doğru yönde atılmış bir adımdır. Bu sınırlama, çocukların ve gençlerin dünya ile farklı bir şekilde etkileşim kurmayı öğrenmesi için bir fırsattır. Bir kişi alkol veya diğer bağımlılık yapan maddeleri bırakmaya çalıştığında yaptığı ilk şey, evini bu maddeden arındırmaktır. Ekran bağımlılıklarında da anahtarın ölçülülük olduğuna inanıyorum. Bunu başarmanın en iyi yolu, öğrencilerin sıkıldıklarında veya kaygılandıklarında sürekli olarak telefonlarını kullanma cazibesine kapılmamaları ve derslere, okul personeline ve çevrelerindeki sınıf arkadaşlarına daha fazla odaklanabilmeleri için belirli ortamlarda cep telefonlarına erişimi en azından geçici olarak kısıtlamaktır.
Anderson: Günümüzde birçok çocuk stresli ve çevresinden kopuk durumda. Bu nedenle e-sigara kullanımı ve opioid (merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olan güçlü ağrı kesiciler) bağımlılığı artış gösteriyor ve eğitimcilerin, bu gibi konularda çocukların dinlemesini teşvik edecek şekilde konuşmalarını sağlayacak araçlara ihtiyaçları var. Johns Hopkins Sağlık Eğitimi ve Eğitim Programı (HEAT Corps) da bu amaca yönelik oluşturulmuş bir program ve ben bu programda müfredat direktörü olarak görev yapıyorum. HEAT Corps aracılığıyla, öğretmenlere uzun süreli COVID, silahlı şiddet, e-sigaralar, siber zorbalık ve sosyal medya gibi öğrencilerin karşılaştığı birçok zorluğu anlamaları için gereken farkındalığın oluşmasını ve kaynakları sağlıyoruz.
Bence gençlerin cep telefonu kullanımı konusunda kendi haklarını savunabilen bireyler olmalarına yardımcı olmak çok önemli, bu aynı zamanda HEAT Corps’un misyonunun bir parçası. Kültürel olarak, televizyonda gece saat 11.00’de bir bayrak simgesi çıkıp bir şarkı çalarak uyku vaktinin geldiğini hatırlatmasından, 24 saat yayın yapılan bir sisteme geçiş yaptık. Eğlenceye erişim şeklimizi kökten değiştirdik ancak bu değişiklik için gereken eğitim altyapısını oluşturmadık. Artık yalnızca eğlence değil, teslimatlar hatta eğitim de dâhil her şeyi talep üzerine, anında istiyoruz. Herhangi bir konuya birkaç dakikadan fazla odaklanabilme kapasitemiz ise ciddi anlamda azaldı.
Okulların cep telefonlarını toplaması konusundaki en büyük zorluk, ailelerin çocuklarıyla anında iletişim kurabilme imkânlarının azalmasıdır. Georgia’daki son okul saldırısından sonra sosyal medyada, cep telefonu yasağı nedeniyle panik yaşayan ebeveynlerin paylaşımlarını görebilirsiniz; ebeveynler çocuklarının telefonlarından vazgeçmesini kesinlikle istemiyorlar.
Yalnızca telefon işlevine sahip bir cihaz geliştirmek bir çözüm yolu olabilir. Diğer bir seçenek de okullarda, çocukların aileleriyle iletişim kurmalarına izin verirken uygulamaları devre dışı bırakan bir yazılım entegre etmektir. Şu anda uygulanan, telefonları özel kılıflara, çantalara veya dolaplara kilitleme stratejisinin işe yarayıp yaramayacağı – telefonu kullanmak isteyen çocukların kuralları aşıp bir çözüm bulup bulamayacağı – henüz belli değil. Bu nedenle çocukların kendi haklarını savunabilmelerini sağlamak için eğitim ve farkındalık oluşturmak büyük önem taşıyor. Yetişkin olduklarında, parmaklarının ucunda sonsuz bir dijital içerik olacak. Sağlıklı davranışlar ve sınır koyma alışkanlıklarını kazandırmak için en uygun zaman ise şimdi.
Meltem Miser
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Matematik Eğitimi Yüksek Lisans
91 total views, 1 views today