Korona Günlerinde Neoliberal Bir Tuzak: Uzaktan Eğitim
Korona günleri küresel düzeyde uzaktan-online eğitim seçeneğini gündeme getirdi. Amerika ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülke, dijital yollardan evlere öğretim servisi yapmaya çalışıyor. Fakat bu durum korona günleriyle sınırlı olacağa benzemiyor. Uzaktan öğretim küresel elitlerin ve dev teknoloji firmalarının tasarladığı şekliyle son derece baskıcı (oppressive) ve yabancılaştırıcı biçim ve içeriğe sahip.
Konuya kısaca değinirsek:
- Küresel dünyanın efendileri virüs salgınını fırsat bilip, örgün kamu eğitimini (public education) tamamen ortadan kaldırıp yerine online öğretimi (training) koymayı amaçlamaktadır. Şurası çok iyi bilinmelidir ki, online-uzaktan öğretim hiç bir şekilde yüz yüze yapılan örgün eğitimin yerini alamaz; eğitim kesinlikle uzaktan-online yapılabilecek bir şey değildir. Veliler, öğrenciler, eğitimciler ve en geniş anlamıyla küresel dünyanın vatandaşları bu noktayı kırmızı çizgi olarak çekmelidir; ve mevzuyu oradan doğru konuşmalı ve tartışmalıdır.
- Uzaktan öğretim küresel dünyanın efendilerinin son 30-40 yıldır hayata geçirmeye çalıştığı neoliberal politika ve uygulamalarının bir parçasıdır. Öğretmeni makina (bilgisayar) ile değiştirip, eğitimin özgünlüğünü ve toplumsal yönünü yok ederek merkezi olarak rahat kontrol edilebilen bir şekle sokmayı amaçlamaktadır. Bu mahkumlara hapishanede tek tip elbise giydirmek türünden bir tek-tipleştirme ve aynılaştırma çabasıdır. Buna ek olarak eğitim bütçesinden aslan payını dev IT firmalarına aktarmanın projesidir.
- Bugünlerde büyük teknoloji firmaları okullara uzaktan-eğitim yazılımları satmak için sıraya girmiş vaziyetteler. Amerika’da Bill Gates gibi teknoloji devleri çoktan tezgahlarını kurmuşlardı zaten; korona virüsü son vuruşu yapma şansı verdi. Türkiye’de Eğitim bakanlığının bu tip ihaleleri Ensar vakfı benzeri kurumlara vermesi kimseye sürpriz olmayacaktır. Bu uzun vadede öğretmelere ayrılan bütçenin (sosyal yatırım) özel şirketlere (sermaye) aktarılması planın bir ayağına teşkil edecektir.
- Eğitim son tahlilde sosyal bir olgudur. Yüz yüze yapılan örgün eğitimde, öğrenciler birbirlerinden ve birbirleri ile beraber öğrenirler. Bu onların çok yönlü sosyal, ruhsal, bilişsel ve fiziksel gelişimi açısından olmazsa olmazdır. Ve bu sosyokültürel gelişim demokratik bir toplumun altyapılarından biridir. Hiç bir online öğretim bunun yerini alamaz. Online öğretimle sosyal yönleri zayıf, empati yetisi olmayan, atomize olmuş zombi tütünden kuşaklar yetiştirebilirsiniz.
- Online öğretim genel olarak yönetici sınıflara (küresel dünyanın efendilerine) müfredatı ve öğrenci öğretmen ilişkisini kontrol etmek ve baskı altında tutmak için olağanüstü fırsatlar tanır: Örneğin Amerika’da dersliklere kamera konulması yasaktır; ve bu öğretmenlere kısmen de olsa bir otonom sağlar. Fakat her saniyesi kayıtlı tutulan online-uzaktan (remote education) eğitimde bu mümkün değildir. Neoliberal kapitalist düzenin önce otoriterleşmeye ve giderek faşizme dönüşmesinin bir boyutun uzaktan öğretim türünden dijital dünyaya geçişle destekleneceği anlaşılıyor.
- Korona günlerinde Eğitimci olarak çalıştığım Amerika’da okullar online eğitime geçme çabaları, kapitalist Amerika’nın halı altına süpürdüğü bir sürü adaletsizliği tekrar gündeme getirdi; diğer ülkelerde de benzer durumlar mevcut. Sosyal ve ekonomik eşitsizliğin eğitime nasıl yansıdığını bir kez daha gösterdi. Yoksul bölgelerdeki öğrencilerin birçoğunun internet erişimimin ve bilgisayarlarının olmadığı ortaya çıktı. Ve zaten bilinen bir olgu bir kere daha teyit edilmiş oldu: sosyoekonomik eşitlik ve adaletin olmadığı bir toplumda eğitimde fırsat eşitliği türünden söylemler içi boş liberal retoriklerden ibarettir. Yada sosyoekonomik reformlarla desteklenmeyen eğitim reformları en yalın hali ile kandırmacadan öteye geçemez.
- Uzaktan (online) öğretimin baskıcı ve yabancılaştırıcı potansiyelleri her yönüyle araştırılıp ortaya konması şart: biz burada gözlemleyebildiğimiz kadarını anlatabiliyoruz. Aynı şekilde uzaktan öğrenime yönelik teknolojik imkanların özgürleştirici bir eğitim-öğretim çabalarına nasıl ve ne şekilde destek olabileceğinin yollarının araştırılması gerekli. Yani eleştirel pedagojinin bir alt başlığı olarak eleştirel dijital öğretim üzerine kolektif bir şekilde kafa yormak durumundayız.
Dr. Bülent Avcı
Washington, Seattle
297 total views, 1 views today