Press "Enter" to skip to content

Forum / Yerel Yönetimler ve Eğitim: homo economicus ve homo politicus

 

 

 

 

 

Yerel Yönetimler ve Eğitim: homo economicus ve homo politicus

Yerel yönetimlerin eğitimle olan (yada olması gereken) ilişkisi, bireysel-toplumsal gelişme ve ülkenin demokratik yapısı açısından, sanıldığından çok daha önemlidir. Halı hazırda belediyeler memleketin çeşitli yerlerinde vatandaşa, çoğu emek ve iş piyasalarına yönelik-bilgisayar yada yabancı dil kursu gibi, eğitim olanakları tanımaktadır. Bu tür kurslar önemli olmakla beraber, yerel yönetimlerin esas yönelmesi gereken alan vatandaşın sosyal ve kültürel ihtiyaçlarıdır.

Şunu çok net belirtmek gerekir ki yerel yönetimlerin eğitimle olan ilişkisi tamamen ideolojik-politik bir hadisedir. Politikadan bağımsız, yemek-tarifleri kitapları tarzında, ne biçimi nede içeriği vardır.

1980lerden itibaren, neoliberalizm (yeni-sağ) ideolojik hegemonyası hüküm sürmekte. Özü itibarı ile, insanı sadece ve sadece ekonomik bir varlığa (homo oeconomicus) indirgeyen bu sağcı dünya görüşü insanın politik varoluş (homo politicus)[1] biçimini inkar eder: sıradan vatandaşın sadece işçi-müşteri olarak bir değeri vardır. Başka bir deyişle, insan bu dünya görüşüne göre, fabrikadaki makineden ofisteki masa sandalyeden farksızdır ve artı-değer ürettiği müddetçe varlığı değerlidir… 70 yaşında emekli bir insan, etik açıdan gayet sorunlu olan bu neoliberal felsefeye göre, gereksiz bir varlıktır; üzerine hiçbir yatırım yapılamaz ve biran önce ölmesi herkesin çıkarınadır.

Gerçek anlamda Sol-Sosyal demokrat bir yerel yönetim ilkin neoliberalizme (yeni-sağ) cepheden bir karşı duruş sergilemelidir. Sadece ekonomik boyutunu değil, İnsanın bütün (politik, kültürel ve biyolojik) varoluş biçimlerini tanıyan-benimseyen toplumsal-politik bir perspektiften hareketle, yerel yönetimler yurttaşların yaşam-dünyalarını ve ihtiyaçlarını referans alarak kültür, sanat, sağlık, çevre ve diğer alanlarda, katılımcıların söz ve karar süreçlerine katıldığı eğitim olanakları sağlayabilir ve sağlamalıdır. Burada vatandaş bir müşteri-tüketici değil üretici-yaratıcı ve de aktif katılımcıdır; vatandaşların ihtiyaçları sığ bir kar-zarar analizi ile tespit edilmez; toplumsal dönüşme ile bireysel gelişme arasındaki diyalektik ilişki bir ön-kabuldür.  

Bu yerel-yönetim eğitim inisiyatifleri, yukardan empoze edilmek yerine, bir taban hareketi-insanlar için ve insanlarla beraber-olarak inşa edilmeli. Bu eğitim olanakları sayesinde büyük metropollerde ve Anadolu’nun kasabalarında, insanlar kendileri gibi olmayanlarla (öteki), hemşeri ve feodal-dini aidiyetler ötesinde, modern ve anlamlı ilişkiler kurabilmelidir; vatandaşlar yardımlaşma-dayanışma ağları kurabilmeli ve, tarikat-cemaat benzeri oluşumların tuzağına düşmeden, toplumsal etkinlik-üretimlerini hayata geçirebilmelidir; kadınlar farklı eğitim alt-birimleri oluşturup gönüllük temeline çocuk bakım evleri (kreş) kurabilmeli ve bu yolla kendilerine modern-toplumsal anlamda zaman ayırabilmelidir; okulların tatil olduğu yaz aylarında gençlere sosyal-faaliyet (dağcılık, kamp, spor vesaire) imkanı sağlamalıdır.

Tarif etmeye çalıştığım yerel-yönetim ve eğitim ilişkisi öyle soyut bir şey değil.

Tam aksine, CEN forumda diğer bir yazımda bahsettiğim gibi, çok amaçlı halk-eğitim evleri kent merkezlerinden mahallelere kadar yaygınlaşabilir. Özünde yerel-yönetimler öncülüğü olsa bile, mali işlerden organizasyona kadar faaliyetler gönüllük temelinde örgütlenebilir: bu hem ana-felsefe (neoliberalizm karşıtı sol bir duruş) ile uyumludur  hem de pratik açıdan etkilidir.   

Yerel yönetimlerin öncülüğünde kurulacak bu çok amaçlı halk-eğitim evlerinde yaşlı insanlara bakım-yardım kursları düzenlenebilir; kadınların inisiyatifinde sağlık ve beslenme seminerleri-yemek-aşçılık atölyeleri örgütlenebilir; öğretmenler ve üniversite öğrencileri uygun zamanlarda mahallenin çocuklarına okul derslerinde yardımcı olabilir; çeşitli alanlarda yaratıcı-sanat  atölyeleri kurulabilir; halk kütüphanesi ve kitap okuma gurupları kurulabilir; yerel sorunların ele alındığı forumlar ve bunlara öncülük edecek şekilde liderlik-örgütlenme atölyeleri oluşturulabilir.

Bu liste uzayıp gider… Yazının başına geri dönersek, yerel-yönetim ve eğitim ilişkisine gerçek anlamda demokratik bir yaklaşım ancak ve ancak neoliberal (yeni-sağ) dünya görüşü ile yapılacak radikal bir hesaplaşma ile mümkün olabilir. Bu Sol yaklaşım, insanı sadece bir ekonomik varlığa (pasif müşteri-tüketici) indirgeyen neoliberalizmin aksine, insanı bütünsel olarak ele alan, üretken kılan ve aktif katılımını öngören demokratik bir politik duruştur. Tamda bu duruşun öncülük edeceği eğitim faaliyetleri içerisinde vatandaşlar yaşam dünyalarında toplumsal dönüşümün ve demokratikleşmenin birer öznesi olurken, ötekilerle modern ve anlamlı ilişkiler kurma şansı bulur. Yerel yönetimlerin eğitimle olan ilişkisi bireysel ve toplumsal gelişmenin diyalektiğinde kendisini bulur.

[1]  Bu terimler Fransız düşünür Michel Foucault a aittir.


Dr. Bülent Avcı
Seattle, WA

 284 total views,  1 views today

Copyright © 2020 | Design & Development Serdar Kurtoğlu