08.06.2021 |
Korona Virüsü ve Marmara Denizini Kaplayan Salya
Nurettin Aybek
Bugün tüm dünya bir virüs ile boğuşuyor, baş etmeye çalışıyor. Peki bu virüsün, ya da hastalığın kaynağı nedir? Çağımızın en tehlikeli hastalığı, kapitalizmin çok kar etme hırsıdır ve diğer hastalıkların da kaynağıdır. Şöyle ki; emperyalist şirketler, ellerine geçirdiği üretim araçları ve kapitalleriyle toplumların üzerinde egemenlik kurarak, aşırı kar etme hırsıyla, doğal kaynakları talan ediyor.
Dünyayı yaşanamaz hale getiriyorlar. Bakın etrafınıza, gördüklerinizin vahameti karşısında şaşıracaksınız. Örneğin, Trakya bölgesine bakın; doğa harikası toprağın ve bölge ikliminin beslediği tüm canlı yaşamın nasıl yok edildiğini göreceksiniz. Ergene ve Meriç boylarına bakın, Çorlu ve köylerine bakın, Çerkezköy’e bakın. Sanayi kuruluşlarının etraflarına nasıl zehir kustuklarını görecek ve üzüleceksiniz. Çorlu dersinde hiçbir canlının yaşayamadığını göreceksiniz, zaten kokudan derenin çevresine yaklaşılamıyor. Çorlu’nun Sağlık mahallesinde yaşayanlar, dereden yayılan koku yüzünden evlerinden dışarıya çıkamıyorlar.
Bu bölgenin havasını, suyunu ve toprağını zehirleyen sanayi kuruluşları, yalnızca buradan sağlayacağı karı düşünüyor. Bölge halkına ve tüm canlı yaşama verdiği zararın hesabını yapmıyorlar. Çünkü bu sanayi kuruluşlarının kazançlarıyla, çevreye verdikleri zararı karşılamalarının mümkün olmayacağını kendileri de biliyorlar. Bu örneği çoğaltın; İzmit’e bakın, Bursa’ya bakın…
Kısacası Türkiye’ye bakın, benzer şeyleri göreceksiniz. Ülkemizin tüm kaynaklarının nasıl yağmalandığı, gözler önündedir. Bakın Kaz Dağları’na, bakın Soma’ya, İkizdere’ye bakın. Kurutulan derelere, kesilen ağaçlara, yakılan ormanlara ve çevreye verilen zararları görün. Marmara Denizi can çekişiyor, her yerini deniz salyası kaplamış. Marmara Denizi’ne boşaltılan kirli atıkların sonucudur, yaşanılan bu çevre felaketi. Marmara Denizi’nde yaşamı bitirdiler…
Bu örnekleri genişleterek Dünya’ya bakın. Petrol uğruna Ortadoğu halklarına yaşatılanlara bakın. Kirli savaşlarla, yerinden yurdundan edilen insanların yaşadıklarına bakın. Sınır kapılarında, soğuktan üşüyen, sularda boğulan bebelere bakın. İlaç ve tohum şirketleri, canlıların genetiğini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirerek, tüm canlı yaşama zarar veriyor. Tüm canlıların yaşamı, tek bir organizma gibi bir bütündür. Birisinde yapılan değişiklik, diğerlerini de etkileyerek değişmesine neden olur. Bu da, ileride daha değişik virüslerin ve hastalıkların da ortaya çıkacağının habercisidir.
Dünya üzerinde yaşam bulan canlılık bir bütünlük içerisindedir, bu bütünün bir parçasını yok eder ya da değiştirirseniz, bütünün tamamı da değişir ve bozulur. Toplumlar ve toplumları oluşturan bireyler, doğaya ve doğal yaşama zarar vermeyecek şekilde, doğayla uyumlu yaşayabilme konusunda eğitilerek bilinçlendirilmelidirler. Üzerinde yaşadığımız doğal çevre, tüm canlı türlerinin ortak yaşam alanıdır. Bu yaşam alanının doğallığı korunmalı ve tüm canlı türlerinin soyunun devamına olanak verilmelidir. Ancak bu şekilde, tüm canlılar sağlıklı yaşayabilirler.
1,134 total views