Ağustos 2023
Sınırları Zorlamak: Peter McLaren’ın Sınıf İçinde ve Dışında Eleştirel Pedagojinin Önemine Dair Görüşleri
Türkçeye Çeviren: Meltem Miser – Röportajın İngilizce metni için: https://researchoutreach.org/articles/pushing-boundaries-peter-mclaren-importance-critical-pedagogy-inside-outside classroom/?fbclid=IwAR3cV6nJ0rxpmaYdwmHrCH5BGnf3BFfpiSovxQ3t-PxPYsI6quEQPcPqZLE |
Peter McLaren, ABD’de bulunan Chapman Üniversitesi’nde Eleştirel Çalışmalar alanında Seçkin Profesör ve Ortak Yönetmen olup Paulo Freire Demokratik Projesi’nin Küresel Etik ve Toplumsal Adalet’inin Uluslararası Elçisi olarak görev yapmaktadır. Eleştirel pedagojinin önde gelen mimarlarından biri olarak kabul edilen McLaren, Freire felsefesini LGBTQ topluluğunun mücadelesi, ırkçılık ve ekonomik eşitsizlik gibi çağdaş konular bağlamında yeniden tasarlar. Research Outreach, McLaren ile eleştirel pedagojinin nasıl geliştiği ve eleştirel pedagojinin geleceğini nasıl hayal ettiği hakkında görüştü.
Eleştirel pedagoji, eğitim felsefesi ve toplumsal hareket nedir?
Eleştirel pedagoji, 1970’lerden bu yana üretilmiş eleştirel toplum teorisinden gelen, farklı fikirleri bir araya getiren geniş kapsamlı bir terim haline gelmiştir. Kapsamlı eğitim düşüncesi kaynağından birçok eğitim teorisi ve uygulaması türemiş ve bu yan kollar dünya çapındaki sosyal ve siyasi çalkantılarla paralel olarak ortaya çıkmıştır. Temelde, eleştirel pedagoji, dünyada var olmayı sorgulayan ve dünyayı dönüştürmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır.
Peter McLaren, Chapman Üniversitesi
Eleştirel pedagoji üzerinde toz hiçbir zaman durulmaz. Bu, akıcı bir toplumsal hareket ve felsefedir. Pedagojik olarak da geleneklere karşı öğretmenin bir yolu olan bu felsefenin amacı, pedagojik olanı daha politik ve politik olanı daha pedagojik hale getirmektir. Amerikalı eğitimci, bilim insanı ve kültürel eleştirmen Henry Giroux’nun söylediği gibi bu; sınıf, ırk, cinsiyet ve cinsellik konularında geleneksel sınırların dışına çıkmak ve bu doğrultuda hareket etmek anlamına gelir. Öğrencilere, bağımsız bir şekilde eleştirel düşünmeyi öğrenmeleri ve deneyimlerini kullanarak topluma katkıda bulunmaya yönelik ömür boyu projeler kurmaları için uygun ortamlar oluşturur. Aynı zamanda öğrenciler ve topluluklarının dönüşümüne katkıda bulunurken yerleşik güç ilişkilerini hesaba katmayı içerir.
Paulo Freire, eleştirel pedagojinin kurucu isimlerinden olup yakından tanıdığınız biriydi. Onun felsefesi hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Eleştirel pedagoji, nesnel ve öznel dünyalarımızın içsel olarak ilişkili olduğunu kabul eder. Bu anlayış, Brezilyalı filozof ve eğitimci Paulo Freire’nin insanlığın özgürleşmesi için eleştirel bilincin geliştirilmesi anlamına gelen conscientização terimiyle neyi kastettiğini anlamanın merkezinde yer almaktadır. Bu, sonunda dönüştürücü bir eylemin geliştirilmesini gerektirir, teorinin ve pratiğin iç içe geçmesini, kırılgan yaşamlarımızı dengelemek için üzerinde durduğumuz keskin bir bıçak sırtını ifade eder. Bu da insanların hem bireysel hem de kolektif olarak dünyada başkaları tarafından etkilenen nesneler olarak değil özneler olarak hareket etmeleri gerektiği anlamına gelir.
“Sorunları ortaya koyan bir eğitim modeli, öğrencilerin yaşamlarının ve deneyimlerinin çok yönlü karmaşıklıkları hakkında diyalog tabanlı bir etkileşim yoluyla eleştirel farkındalık oluşturabilir.”
Teori ve pratiğe ya da eyleme ve yansımaya dayanan bir yaklaşım olarak, eleştirel pedagoji, diyalektik bir felsefe olup pozitivist bilimlerin mantıksal, formal mantığından oldukça farklıdır. Diyalektikte, şeyler yalnızca birbirine bağlı olarak anlaşılabilir fakat bağımsız var olan parçalar olarak analiz edilemezler. Freire, insan bilincinin farklı olduğunu öğretir, çünkü insanlar “gerçeğe uyum sağlama kapasitesine, aynı zamanda seçim yapma ve o gerçeği dönüştürme kapasitesine sahiptirler.” Sadece bilinç ve dünya arasındaki diyalektik ilişkiyi anladığımızda – bu ikisi arasında ayrım olmadığını anladığımızda – dünyayı, eş zamanlı olarak “kelimeyi ve dünyayı okuma” fırsatı buluruz ve dünyayı dönüştürebiliriz. Bilincimizin, dünyayla ve diğer insanlarla diyalektik etkileşimimizden oluştuğunu anlıyoruz, bu yüzden bilincimizi öncelikle sosyal bir bilinç olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Başkalarından bağımsız düşünemeyiz. Tüm fikirlerimiz diğer insanların anlamlarıyla doludur. Praksis, dünyamızı değiştirmek üzere koşullanma sürecimizin ve toplumsal belirlenimlerimizin ötesine geçmek için eleştirel bilincimizle birlikte irademizi kullandığımızda ortaya çıkar.
Instituto McLaren Ofisi, Ensenada, Meksika.”
Freire’nin başka bir kavramı da diyalogdur. Tarih boyunca diyalog, birbirimizle çok daha eleştirel bir şekilde iletişim kurmamıza yardımcı oldu, insanlar arasında dayanışma yarattı ve bizim dünyayla kolektif olarak etkileşime girmemize yardımcı oldu. Bu, fikirlerimizi sadece başkalarının zihnine yatırmaktan bizi alıkoyar. (Freire’nin “bankacılık eğitimi” olarak kınamış olduğu bir süreç.) Diyalogda, diğerlerini nesneler gibi ele alamayız. Diyalojik öğrenmede, öğrenciler ve öğretmenler olarak yeniden şekillenir ve dönüşürüz.
Eleştirel pedagoji nasıl gelişti?
Eleştirel pedagoji hakkında birçok kitap yazılmış ve bu alanda yayıncılık endüstrisi canlanmıştır. Ancak eleştirel pedagojinin pratik etkisi zor anlaşılabilir. Bildiğim kadarıyla eleştirel pedagoji üzerine doktora programları yok, ancak bu alandan etkilenen birçok sosyal adalet girişimi bulunmaktadır. Eleştirel pedagojinin şu anda çeşitli siyasi boyutları bulunmaktadır. Günümüzde eleştirel pedagojinin siyasi boyutları arasında çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu kapsamda, liberallerden ilerlemecilere kadar çeşitli eğitimciler eleştirel pedagog olarak kendilerini tanımlamaktadır. Şaşırtıcı bir şekilde, eleştirel pedagoji alanında yer alan Marksist eğitimcileri eleştiren liberal veya ilerlemeci pedagoglar da bulunmaktadır. Benim gibi, kapitalizme alternatif olarak sosyalist bir yaklaşımı savunan eğitimciler de bu alanda yer almaktadır.
Kolombiya’daki La Escuela Normal Superior de Neiva kampüsünde bulunan bir okul binasının adının Peter McLaren olarak adlandırılmasının ardından okul binası önündeki öğrenciler.
Eleştirel pedagoji şu anda dijitalleşmiş öğrenme alanına doğru ilerlemektedir. Makine öğrenimi, robotik ve sanal gerçeklik, genişleme ve piyasa sermayeleştirme yoluyla dijital, yaşam alanlarımıza hükmederken eleştirel pedagoji bilgiyi bir tür sosyal güç olarak kavramsallaştırır. Bu, özellikle dijital teknolojiler aracılığıyla büyük ölçüde nüfus gözetiminin yaşandığı bir dönemde, silahlaştırmaya karşı direnmeyi kendine amaç edinmiştir. Ben bu konuda genç Hırvat profesörü Petar Jandrić ile bir kitap yayınladım, ancak kendimi bu alanda uzman olarak görmüyorum. Eleştirel pedagojiyi yeni ve önemli alanlara taşıyanlar genellikle daha genç akademisyenlerdir. Bu alanlar dijital öğrenme gibi konuları içerirken aynı zamanda eleştirel pedagoji ile bilgi ve iletişim teknolojileri arasındaki kesişimlere yönelik inter-, trans- ve anti-disipliner yaklaşımları da içermektedir.
Sizce eleştirel pedagojiye yönelik temel eleştiriler nelerdir ve bu eleştirilere nasıl karşılık veriyorsunuz?
Öğrenciler tarafından yöneltilen önemli eleştirilerden biri, eleştirel pedagojinin teoriye odaklandığı algısıdır; öğrenciler bazen bunu çok yoğun ve elitist olarak değerlendirirler. Artık öğrenciler, benim öğrencilik günlerimde olduğu kadar kitap okuma alışkanlığına sahip değiller. Birçok öğrenci, öğretimi eğlence olarak görüyor. Dünyanın ne kadar zorlu, acı verici ve sömürücü olabileceğini öğrenmekten sıkılmak istemiyorlar!
Peter McLaren ve Ensenada (Meksika’daki Instituto McLaren’da bir öğrenci.)
Diğer öğrenciler bugünün sosyal medyasının, gerçeklerin olmadığı, sadece geçici olarak tutulan görüşlerin bulunduğu bir evrende sıkışıp kalmış durumda. Burada doğru veya yanlış yok, sadece geçici olarak tutulan görüşler mevcut. Bir argümanı neyin oluşturduğu, argümanın nasıl değerlendirileceği ve bir görüşü oluşturan unsurlar konusunda bir anlayış eksikliği var. Öğrenciler, fikirlerinin sorgulanmadığı veya fikirlerine meydan okunmadığı dijital platformlara çekilebilirler. Öğretmenler de aynı tutumlara düşebilirler. Birçoğu öğrencilerin nasıl tepki vereceğini fazla düşünmeden içeriğe odaklanır. Öğrenciler sınıfımda bazen bana şu ifadeyle yanıt verdiler: “Bu senin görüşün profesör, benim de kendi görüşüm var!”
Öğrencilerin, kendi sosyal kimliklerini yansıtan sosyo-tarihsel, siyasi güçler ve bağlamlara odaklanarak yeni ve zorlayıcı deneyimler kazanma fırsatlarına ihtiyaçları vardır. Ancak bu, bugünün sınıf ortamlarında zor bir görevdir. Çoğu öğrenci, bilgiyi bağlamsız, pasif bir şekilde alır. Bu bilgiyi standardize edilmiş testlerde ezberlemek ve tekrarlamak için kullanır. Bununla birlikte, eleştirel pedagoji, öğrencilerin toplumun adalet çıkarı için etik bir temelde – merhamet, ilgi ve adil olma – bilgiyi diyalektik olarak kavramalarını, mevcut sorunlar ve adaletsizliklerle ilişkilendirmelerini teşvik eder. İhtiyaç duyulan, öğrencilerin yaşamlarının ve deneyimlerinin çok yönlü karmaşıklıkları hakkında diyalojik bir katılım sonucu eleştirel bilinç oluşturan bir problem ortaya koyma modelidir.
Paulo Freire ve Peter McLaren, Nebraska, 1996.
Eleştirel pedagoji, eşitsizliklere ve baskılara çözümler sunar mı?
Eleştirel pedagoji, baskılara ve toplumsal eşitsizliklere çözümler sunmak için tasarlanmamıştır. Problemleri ortaya koyma amacı taşır. Ancak bu, çözümler sunmaya çalışmadığımız veya sunamayacağımız anlamına gelmez. Eleştirel pedagoji, dinamik, “öncü” bir etki ve farkındalık geliştirme sonucunda, bireysel ve kolektif olarak toplumun iyileştirilmesine katkı sağlayabilen yaratıcı düşünürleri eğitme koşullarını oluşturmak üzere tasarlanmıştır. Stratejiler, beceriler ve sorun çözme yaklaşımları, toplumsal, devrimci entelektüellerin oluşturulmasını teşvik eder. Bu entelektüeller, yaşamın sosyal, siyasi ve ekonomik gerçeklerini sorgulayabileceğini ve değiştirebileceğini anlar. Öğrenciler, dönüştürücü praksise yol açan diyalojik katılımın yaşam dünyasında ortaya çıkan bir “siyasi eleştirellik” geliştirirler. Eleştirel pedagojide, öğrenciler ve öğretmenler birlikte eğitim sürecini denetlerler, daha geniş bir sosyopolitik mücadeleye katılırlar, baskıcı toplumsal koşullara meydan okurlar ve daha adil bir topluma doğru çalışırlar.
“Hepimiz öğrenenleriz ve başkalarına öğretiriz. Öğretme sadece bir sınıfta gerçekleşmek zorunda değildir.”
Kuzey Amerika’daki eleştirel pedagojiye getirdiğim ayırt edici unsurlar, ilk olarak Marksist sınıf analizi ve ikinci olarak da özellikle Katolik sosyal adalet eğitimi bağlamında kurtuluş teolojisi olmuştur. Latin Amerika’dayken topluluklarını baskıdan kurtarmak için Kutsal Kitap ve Karl Marx konusunda bilgili olan rahibeler ve rahipler hakkında bilgi sahibi oldum. Öğrenciler, çeşitli spiritüel gelenekleri keşfetmeye ilgi gösterdikleri için ben de spiritüellik ve eleştirel pedagoji konularında dersler vermeye başladım. Bu derslere büyük Teolog Jose Porfirio Miranda ve James Cone’un görüşlerini de dâhil ettim. Böylece öğrenciler, inançlarının eleştirel pedagojinin amaçladığı hedeflerle uyumlu olduğunu görmüş oldular.
Eleştirel pedagoji, öğrencileri bilgiyi güncel sorunlar ve adaletsizliklerle bağlantılı olarak diyalektik bir şekilde kavramaya teşvik eder. garetsworkshop/Shutterstock.com
Eleştirel pedagoji, bu nedenle, öğrencileri toplumda marjinalleşmiş grupların acılarına duyarlı hale getirebilir ve sistemik ırkçılık, dünya genelinde LGBTQ topluluğunun mücadelesi, ekonomik eşitsizlik, ırkçılık, gözetim devleti, küresel kapitalizm, demokrasiye yönelik saldırılar ve bunun küresel sonuçları, engellilik hakları, medeni haklar ve kadın hakları gibi konularda diyaloğa ve tartışmaya olanak sağlayacak koşullar yaratabilir.
Eleştirel pedagojinin gelecekteki liderleri kimler olacak?
Eleştirel pedagojinin gelecekteki liderleri, çeşitli insanların karışımı olacak: Topluluklarını savunan yerli örgütler ve gezegen için daha sürdürülebilir bir gelecek mücadelesi verenler; Black Lives Matter aktivistleri; eleştirel olarak öğretmeyi savunan okul öğretmenleri; Suriye ve Yemen’den gelen siyasi mültecilerin haklarını koruyan kültür çalışanları ve çatışmaların enkazı altında kalan mağdurlara yardım eden Ukraynalı gönüllüler… Hepsi eleştirel eğitimcilerin gerçekleştirdiği çalışmaları yeniden ele alacak ve kendi bakış açılarından yeni perspektifler sunacak. Bazıları üniversite mezunu olacak, bazıları olmayacak. Çoğunun öğretmen ve araştırmacı olacağını varsayıyorum, ancak birçoğu tabandan gelen aktivistler olacak veya perde arkasında göreceli bir anonimlik içinde çalışacak.
Eleştirel pedagoji birçok farklı mekânda ve bağlamda etkinleştirilebilir. Hepimiz öğrenenleriz ve başkalarına öğretiriz. Öğretim sadece sınıfta gerçekleşmek zorunda değildir. Hepimizin kendi ve diğerlerinin hayatları üzerinde pratik etki yaratan görüşleri vardır. Eleştirel pedagojinin bakış açısına göre, öğretmenler sadece resmi eğitim kurumlarında bulunanlarla sınırlı değildir. Onlar cesur bireylerdir, Freire tarafından “kültür işçileri” olarak tanımlanan, bulundukları bağlama bakılmaksızın öğretmeye cesaret edenlerdir.
Eleştirel pedagojinin gelecekteki liderleri, daha adil bir gelecek için mücadele eden kuruluşlar, topluluklar ve bireylerdir. Roman Chazov/Shutterstock.com
Meltem Miser
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Matematik Eğitimi Yüksek Lisans
1,663 total views, 1 views today