Press "Enter" to skip to content

Forum / STEM ve Eleştirel Pedagoji

 

 

 

 

 

prednisone 10 mg purchase STEM ve Eleştirel Pedagoji

Sınıflı toplumlarda egemen sınıfların eğitimi kendi iktidarlarını sürdürmek için bir aparat olarak kullandığı epeydir bilinen bir olgu. Bilim ve teknoloji (ve onun eğitimi) bu aparatların en önemlilerindendir. Başta Amerika ve İngiltere olmak üzere, dünya genelinde son otuz yıldır science, technology, engineer, mathematics (STEM)[1] eğitimi üzerinden yapılmaya çalışılan bunun sadece bir örneği. Bu kampanyalar öylesine güçlü ve örgütlü olarak yapılmaktaki, bazı eleştirel teorisyenlerin-eğitimcilerin bile aklı çelinmiş vaziyette.  

Nedir bu STEM dedikleri şey?

1980lerden bu yana neoliberalizm sağın yeni ideolojik rehberi.  Özünü pozitivist bir faydacılıktan alan bu düşüncede toplumsal ve kolektif olan her şeyi reddedilmekte; bencillik temelinde bireysel (girişimcilik adı altında) olanı ise göklere çıkartmaktadır. Başta Amerika ve İngiltere-ve tatbikî Türkiye’de- olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde eğitimi bu felsefe ile şekillendirmektedir. Bu anlamda mevcut STEM  hareketi, insan ve doğayı sermaye birikimini artırmak için olabildiğince sömürmeye odaklanan, neoliberal bir eğitim projesinin parçasıdır. Temel amacı insan varlığını basit üretim girdisine (human source) indirgeyip, piyasaya bol miktarda tekniker-teknisyen ve mühendis pompalayarak bu sektörlerdeki maaşları düşürmek, bilim ve teknolojinin özgürleştirici potansiyelini yok edip baskıcı-sömürücü yönünü öne çıkartmaktır.

Bu neoliberal STEM hareketinin en yaygın propaganda söylemi küresel dünyada ulus-devletlerin  ekonomik rekabet gücünün STEM eğitiminden ve STEM mezunlarının sayısından geçtiği yönünde. Bu argüman tamamen asılsızdır. Dünya genelinde piyasanın ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla STEM mezunu mevcuttur ve birçoğu ya işsizdir yada STEM dışı sektörlerde çalışmaktadır (underemployed). Örneğin Amerika’da mezun olan her yedi mühendisten sadece dördü kendi alanında iş bulabilmekte. Küresel rekabet gücü söylemi de aynı şekilde asılsızdır; sermayenin ulusal sınırları çoktan aştığı günümüz dünyasında büyük şirketler dünyanın her yerinden STEM çalışanları istihdam edebilmekteler; veyahut STEM maaşlarının düşük olduğu ülkelere şirketlerini taşıyabilmektedir.  

STEM hareketi esinlendiği neoliberal ideoloji ile uyumlu olan ezberci-standartçı, önceden-paketlenmiş ve statükoyu korumaya yönelik bir bilim ve teknoloji anlayışı dayatmakta. Büyük sermayenin istediği STEM eğitiminin temel motivasyonu üretimi, kâr oranlarını yükseltmeye ve dolayısı ile tüketimi artırmaya yönelik bir egemen sınıf stratejisidir. Oysa bilim ve teknoloji kamu yararına olacak şekilde kullanıldığında insanlık için olumlu sonuçlar doğurur. Doğası gereği bilimsel bilgi geçicidir (provisional) dolayısı ile yemek-tarifleri kitabı tarzında standardize edilemez. Daha iyisi ve doğrusu bulunduğunda eskisinin hükmü kalmaz. Dolayısıyla, bilim ve teknoloji kamu yararı gözetilerek demokratik olarak planlanmalı ve hayata geçirilmelidir; aynı şekilde bunun  eğitimi mutlak-doğrucu bir yaklaşımdan ziyade sağlıklı bir dozda şüpheyi de içermelidir. 

Mevcut STEM anlayışı sosyal ve beşeri bilimleri dışlayan bir anlayışa sahiptir; bilimsel bilginin tarihten ve bağlamdan bağımsız olduğunu savunur. STEM branşları el üstünde tutulurken lise ve üniversitelerde sosyal ve felsefe gurubu derslerine verilen önem ve ayrılan bütçe her geçen gün azalmakta. Oysa bilimsel alanda her şey tarihsel ve sosyaldir; ve kendi bağlamı içinde ele alınması gerekir. Kaldı ki günümüz dünyasında  hiçbir sorun ekonomik, sosyal, kültürel ve politik bağlamdan ayrı düşünülemez ve çözülemez. Örneğin gıdaların genetiğinin değiştirilmesi  bilimsel ve teknik bir süreçtir; ama bu genetik değişikliğin doğru bir karar olup olmadığı sosyal bilimlerin sorunudur. Neoliberal STEM eğitimi bu genetik değişikliği yapabilecek mühendisler yetiştirmeye odaklanırken  bu değişikliğin toplumsal ve çevresel sonuçlarını sorun etmemektedir; genetiği değiştirilmiş gıdalar uluslar arası gıda firmaları için kâr getirdiği müddetçe sorun yok…

İçinden geçtiğimiz kovid-19 günleri sermaye merkezli STEM anlayışının geniş halk yığınları için nasıl bir yıkım olduğunu gösteren çok yerinde bir örnektir. Amerikan tıp dünyası-sağlık sektörü tamamen özeldir ve kâr amaçlıdır: tüm sağlık sektörü kâr etmeye odaklıdır. Pandemi döneminde kâr-amaçlı bir sağlık sistemi  kovid-19’a yakalanan vatandaşlara gerekli sağlık hizmetini götürmekte ve salgının yayılmasını durdurucu tedbirler almakta resmen çuvallamıştır. 

Yine aynı şekilde atom bombası örneğini düşünebiliriz. Bilindiği üzere bombaların yapımında yer alan bilim insanlarından bazıları, Hiroşima ve Nagazaki bombardımanından sonra, onca emek vererek geliştirdikleri bilimsel bir tasarımın insanların yok edilmesinde kullanıldığına şahit olduklarında, intihar ettiler. Bilim ve teknoloji sosyal bilimlerden ve etikten değerlerden soyutladığında, olabileceklere en güzel örnek. Atom bombasındaki enerjiyi, insan merkezli bir yaklaşımla, yavaş yanmaya dönüştürdüğünüzde dünyandaki bütün evleri birkaç yıl ısıtabilirsiniz. Ama o bomba savaş baronlarının eline geçtiği zaman yeryüzünün bir kısmını haritadan silebilirsiniz. 

STEM eğitimi dünyanın hemen her ülkesinde oldukça yaygındır ve öyle kalmaya devam edecektir. Burada karşı çıktığımız şey STEM eğitimi değil onun biçimi ve içeriğidir. Bu anlamda eğitimcilere, ilk okuldan üniversiteye kadar, çok büyük sorumluluklar düşmektedir. STEM eğitimcileri mevcut resmi müfredatın ötesine geçip öğrencilerin eleştirel bir STEM okuryazarlığı geliştirebilmelerine yardımcı olmalıdırlar. Bu bağlamda, sorumluluk sahibi öğretmenler ve eğitimciler:

  1. Büyük şirketlerin STEM üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı gündemleri deşifre etmelidir. STEM eğitimimin politik olarak cheap antabuse tarafsız olduğu yönündeki naif yaklaşım kapsamlı bir şekilde ifşa edilmelidir.
  2. STEM derslerinin konuları sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve çevresel sonuçları  ile ele alınmalı. Örneğin kimya dersinde, genetik değişikliği ile üretilen çekirdeksiz meyve-sebzelerin çiftçiyi tohuma bağımlı kılarak mağdur ettiğini; ama öte yandan küresel büyük şirketlerin servetine servet kattığını işlemek. Dahası genetiği değişmiş gıdaların insan sağlığına olumsuz etkileri öğrencilerle tartışılabilir.  
  3. Bilimsel ve teknolojik gelişmeye insan-merkezli bakan bir ahlak ve etik yaklaşım geliştirmeye çalışmalıdır. Örneğin bilgi-işlem ve matematik derslerinde algoritma konusu işlenirken, bu algoritmaların oluşturduğu insansız ve yabancılaşmış dünyanın tehlikelerini; algoritmalar sayesinde vatandaşların rızası olmaksızın onlar hakkına bilgi toplamanın insan haklarına aykırılığı işlenecek konular arasına eklenebilir.
  4. Öğrencileri ile diyalog temelli ve otoriter olmayan pedagojik ilişkiler kurmalıdır. STEM eğitimi araştırma temelli bir kolektif öğrenme ve eleştirel pedagoji içerisinde hayata geçirilmelidir.

Fakat belirtmek gerekir ki eleştirel bir STEM eğitimi öylesine kolay bir görev değildir. İlk olarak eğitimcinin bu konuda duyarlı ve istekli olması gerekir. İkincisi mevcut otoriter ve baskıcı eğitimin kodlarını çözebilecek bir eleştirel pedagoji formasyonuna sahip olmalıdır. Son olarak, eğitimcinin alan bilgisinin mevcut standart ve beklentilerin üzerinde olması gerekir. Örneğin istatistiği çok iyi bilmeyen bir matematik öğretmeni-profesörü öğrencilerine istatistik verilerinin geniş yığınları manipüle etmekte nasıl kullanılabileceğini gösteremez.

Kamu yararı gözeten bir STEM eğitimi mümkündür ve hep birlikte bunu hayata geçirebiliriz.

Dr. Bülent Avcı
Seattle, WA

[1] STEM- Türkçesiyle söylersek: bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik

 274 total views,  2 views today

Copyright © 2020 | Design & Development Serdar Kurtoğlu