Press "Enter" to skip to content

Eğitim Ne İşimize Yarar? / Kemal İnal

27.12.2020

 

 

 

Eğitim Ne İşimize Yarar?

Kemal İnal

Hemen herkes, eğitime olumlu bakar. Çünkü eğitilerek pek çok iyi şey kazanırız: yeni bilgiler, çağın ruhuna uygun beceriler, bir meslek için gereken formasyon, sosyalleşme, yeni bir çevre, okuyup öğrenmenin hazzı vb. O yüzden Sümerler’den bu yana eğitime bakışımız olumlu. Tabii eğitim derken aklımıza ilk gelen şey, okula gitmek. Çünkü okul, diploma gibi belgelerle eğitimli olduğumuzu onaylar. Bir de zorunludur, çocuk/öğrenci için çok keyifli sosyal bir ortamdır vb. Tabii okul dışı eğitim ortamlarını da önemseriz. Şu bir gerçek: Okulun avlusu giderek genişlerken yani, Durkheim’ın toplumun minyatürü olarak gördüğü okullar/derslikler bir anlayış olarak yaygınlaşırken (örneğin “ev okulu/homeschooling” veya “çevrimiçi öğretim” vb.) biz de, büyük ölçüde piyasaların da taleplerine uygun olarak, daha fazla ve sürekli bilgilenmeyi önemseriz. Piyasanın “yaşam boyu öğrenme” olarak lanse ettiği şey. Çünkü aldığımız her türlü eğitimin bir işimize yarayacağına ikna ediliriz uzmanlar tarafından. Ne var ki, akademisyenlik yıllarım boyunca hep, kimi öğrencilerden “bu bilgiler ileride ne işimize yarayacak” sorgulamasını işitip durdum. Bu pragmatik bakış açısı aslında haklı. Bir işe yaramayan bilgiler neden öğretilir ki? Matematikte öğrendiğiniz denklem çözümleri ileride hangi işimize yarayacak? O halde, bir bilgiyi neden ve hatta nasıl öğrendiğimiz önemli bir konu.

Neden sorusu işlevsellikle yüklüdür. Her öğrendiğimiz şeyin pratikteki karşılığını arar dururuz. Bu aslında rasyonel bir bakış açısı. Ancak felsefe dersinde metafizik tartışması yapmanın pratik hayatta bir getirisi olamaz. İlk bakışta olamaz gibi görünür; ne var ki, daha derin düşününce, bir getirisinin olduğu ortaya çıkar: Düşünmeyi ve uslamlamayı öğrenirsiniz, böylece zihniniz gelişir ve çıkarımlarda bulunmayı, en azından tartışma yapmayı öğrenirsiniz. Çoktandır öğrencilerin derli-toplu düşünemediğinden, düzgün yazamadığında, olaylar arasında mantıksal bağlantılar kuramadığından yakınır dururuz. Neden? Eğitim genelde insan zihnini terbiye ederek geliştirir. Donanım kazanır, formasyon ediniriz; karakterimiz şekillenir, bir kişiliğimiz oluşur. Aslında bütün bunlar eğitimdeki her türlü bilgilendirmenin bir sonucudur. Örneğin matematikte denklem çözerek, gerçek yaşamdaki sorunlarımızı çözme alışkanlığı ediniriz. Okul bahçesinde sırayla dersliklere girmek, ileride herhangi bir şey için bize kuyruğa girmeyi, sıramızı beklemeyi, başkasının hakkına tecavüz etmemeyi öğretir. Aynı şekilde, derslikte söz isterken parmak kaldırmak da bize sabırlı olma ve izin alma alışkanlığı kazandırır. Tüm bunlar, eğitimin “gizli müfredat” (hidden curriculum) konusudur aslında. Matematik problemi (denklem) çözmek, açık müfredatın konusudur ancak o denklem çözümüyle edindiğimiz sorun çözme inancı, kapasitesi ve eğilimimiz de bir gizli (gizlice beklenen) müfredat hedefidir.

O halde eğitim, bizim aslında her işimize yarar. Ama biz, aldığımız eğitimin nerede, ne kadar işimize yaradığını bilemeyebiliriz. Eğitim pratik/tikel olduğu kadar birikimsel sonuçlar da yaratır. İşte Batı bu şekilde ileri bir uygarlık kurabildi.

 3,046 total views,  1 views today

Copyright © 2020 | Design & Development Serdar Kurtoğlu